Bir zamanlar, sarı yaprakların dans ettiği bir Ekim ayında, yaşadığımız şehirlerden genç bir yürek ve umut dolu hayallerle yola çıkmıştık. Yıllarca sürecek dostluklar ve hatıralar oluşturacağımızı bilmeden içimizde yeni bir hayatı kurma arzusuyla gelmiştik Hacettepe Sıhhiye kampüsüne…
Fakültede ilk adımlarımızı attığımız o günler, içinde sevinç, heyecan ve belki de biraz endişe bulunan bir karışık duygular içindeyken laboratuvarlardaki karışımları hazırlarken buluvermiştik kendimizi. Henüz geleceği bilmiyorduk, ama gençlik ateşi ve eğitim hayatının getireceği güzelliklere olan inancımız bizleri ileriye taşıyacaktı.
Derslerin zorluğuna rağmen, dostluklar o kadar içten ve güzeldi ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk. Fakültemizin önündeki ankesörlü telefon kuyrukları, Beraber fotokopi çektirme sıraları, çalışacağız diye kaynattığımız günler ve geceler, sınavlar öncesi birbirimize verdiğimiz destek, her final sonrası soluğu Uludağ kebapçısında almak, ya da Sakarya da turşu suyu içmek , Doğumgünlerimizi Cafe Sera ‘da kutlamak, üninin kadrosuz fotoğrafçısı Fotilla’ya verdiğimiz pozlar… gibi aynı kampüsü paylaştığımız her an unutulmazdı.
Ankara’nın soğuk kış günlerinde sıcacık dostluklarımızla ısınırken, bahar geldiğinde kah birlikte çimenler üzerinde yayılır, kah şehri keşfe çıkardık. Geceleri, yıldızların altında hayaller kurar, geleceği konuşurduk. Hep birlikte yaşadığımız bu anılar, zamanla değerlenen hazine parçalarına dönüştü.
Mezuniyet günü geldiğinde, içimizde hüzünle mutluluk arası duygular vardı. Okul yıllarının sona erdiği bu an, yeni başlangıçlara doğru adım atmamızı sağlıyordu. Paylaştığımız tüm anılar, ayrılıkların ardında bile birbirimize olan bağlılığımızı güçlendirdi.
38 yıl geçti ama o güzel günlerin hatıraları hala içimizde. Ankara’nın sokaklarında yaşadığımız o gençlik, hayallerle dolu günler, eminim ki her birimizin yaşamında özel bir yer tutuyor. Bugün bile, o zamanlara dair anılarla gülümsemek, içimizdeki gençliği hatırlamak, bizi o güzel günlerin ruhuna geri götürüyor. Bu yazıyı yazarken gözlerim buğulanarak duygusal bir yolculuğa çıkmaktan kendimi alamadım. Selam olsun o günlere diyor, özlemle hepinizi kucaklıyorum.
Uzm. Ecz. Özlem Uğurbaş Arslan
Trabzon Eczacı Odası Başkanı
Bir zamanlar, sarı yaprakların dans ettiği bir Ekim ayında, yaşadığımız şehirlerden genç bir yürek ve umut dolu hayallerle yola çıkmıştık. Yıllarca sürecek dostluklar ve hatıralar oluşturacağımızı bilmeden içimizde yeni bir hayatı kurma arzusuyla gelmiştik Hacettepe Sıhhiye kampüsüne…
Fakültede ilk adımlarımızı attığımız o günler, içinde sevinç, heyecan ve belki de biraz endişe bulunan bir karışık duygular içindeyken laboratuvarlardaki karışımları hazırlarken buluvermiştik kendimizi. Henüz geleceği bilmiyorduk, ama gençlik ateşi ve eğitim hayatının getireceği güzelliklere olan inancımız bizleri ileriye taşıyacaktı.
Derslerin zorluğuna rağmen, dostluklar o kadar içten ve güzeldi ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk. Fakültemizin önündeki ankesörlü telefon kuyrukları, Beraber fotokopi çektirme sıraları, çalışacağız diye kaynattığımız günler ve geceler, sınavlar öncesi birbirimize verdiğimiz destek, her final sonrası soluğu Uludağ kebapçısında almak, ya da Sakarya da turşu suyu içmek , Doğumgünlerimizi Cafe Sera ‘da kutlamak, üninin kadrosuz fotoğrafçısı Fotilla’ya verdiğimiz pozlar… gibi aynı kampüsü paylaştığımız her an unutulmazdı.
Ankara’nın soğuk kış günlerinde sıcacık dostluklarımızla ısınırken, bahar geldiğinde kah birlikte çimenler üzerinde yayılır, kah şehri keşfe çıkardık. Geceleri, yıldızların altında hayaller kurar, geleceği konuşurduk. Hep birlikte yaşadığımız bu anılar, zamanla değerlenen hazine parçalarına dönüştü.
Mezuniyet günü geldiğinde, içimizde hüzünle mutluluk arası duygular vardı. Okul yıllarının sona erdiği bu an, yeni başlangıçlara doğru adım atmamızı sağlıyordu. Paylaştığımız tüm anılar, ayrılıkların ardında bile birbirimize olan bağlılığımızı güçlendirdi.
38 yıl geçti ama o güzel günlerin hatıraları hala içimizde. Ankara’nın sokaklarında yaşadığımız o gençlik, hayallerle dolu günler, eminim ki her birimizin yaşamında özel bir yer tutuyor. Bugün bile, o zamanlara dair anılarla gülümsemek, içimizdeki gençliği hatırlamak, bizi o güzel günlerin ruhuna geri götürüyor. Bu yazıyı yazarken gözlerim buğulanarak duygusal bir yolculuğa çıkmaktan kendimi alamadım. Selam olsun o günlere diyor, özlemle hepinizi kucaklıyorum.
Uzm. Ecz. Özlem Uğurbaş Arslan
Trabzon Eczacı Odası Başkanı